Ziynet Davası ve Ziynetin Kadında veya Kocada Kaldığının İspatı

ZİYNET ALACAĞI DAVALARI
Ziynet genel
olarak kadınların taktıkları altın, gümüş türünden süs eşyalarına denilmektedir.
Öte yandan bu düğünde takılan ziynet eşyaları kişisel mal kapsamında olup bu
sebeple mal rejimi tasfiyesine dâhil edilmemektedir. Bundan ötürü ziynet
alacağı davası mal rejimi davasında gündeme gelmeyecektir. Ziynet alacağı
davası boşanmanın eki niteliğindeki bir tazminat olmadığından bu alacak
talebinizi boşanma davası ile birlikte ileri sürebileceğiniz gibi ya da boşanma
davasından bağımsız ayrı bir dava ile de talep edebilirsiniz. Uygulama
açısından baktığımız da bağımsız ayrı bir dava olarak talep etmek daha sağlıklı
olacaktır.
İspat
ve Delil
TMK
Md. 6 hükmünce “taraflardan her biri,
hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. Şeklinde
ifade edilmiştir. Anılan düzenlemeden anlaşılacağı üzere ziynet takıları genel
de kadının himayesi altında olduğu için ispat yükü kadındadır. Ancak bazı
durumlarda ispat yükü yer değiştirebiliyor. Söz gelimi koca ziynet takılarını
eşinin kendi iradesi ile geri almamak üzere verdiği iddiasında bulunursa bunu
ispat etmesi gerekir. Görüldüğü üzere ispat yükü kocaya geçmiş oluyor. Ayrıca
ziynet eşyası davasında delil olarak; tanık
beyanları, bilirkişi raporu, yemin, CD, video görüntüleri ve fotoğraf benzeri
şeyler gösterilebilir.
Davanın
Açılışı ve Zamanaşımı Süresi
Ziynet alacağı davasını açarken
ikili bir ayrıma tabi tutacağız. Şöyle ki; eğer düğün
takıları(ziynet eşyası) davalının zilyetliğindeyse kısaca dava sırasında düğün
takıları mevcutsa daha satılmamış ise ziynet eşyaları için aynen iadesi talep
edilecektir. Aynen iadesi için açılan bu davaya da istihkak davası
denilmektedir. Fakat düğün takıları davanın açıldığı sırada mevcut değilse bu
demektir ki ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün olmayacağından bedeli talep
edilmelidir.
Ziynet eşyasının aynen
iadesine ilişkin istihkak davasını açmakta herhangi bir zamanaşımı süresi yok
iken; Bedelinin ödenmesi talebi tazminat davası niteliğinde olduğundan dolayı
10 yıllık zamanaşımına tabidir. Aynı zaman da 10 yıllık zamanaşımı süresi,
boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlayacaktır.
Görevli
mahkeme de Aile Mahkemeleri olup yetkili mahkeme ise davalının
yerleşim yeri mahkemesidir.
Gelelim düğünde takılan takıların
kime ait olacağına. Bu sorumuzu Yargıtay kararları ile cevaplandırmıştır. Şöyle
ki; Yargıtay’a
göre düğün takılarının kime ait olacağına ilişkin kurallar hem kadın hem erkek
açısından ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
1-Erkeğe
Takılan Takılar Bakımından: Çeyrek, yarım, tam altın gibi
takılar ve paralar erkeğe ait olacaktır. Fakat erkeğe takılan ziynet eşyasından
kadına özgü olanlar (örneğin; bilezik, kolye, küpe vs.) erkeğe takılsa bile
kadına ait olacaktır. Para kadına özgü olmadığı için kime takılırsa ona ait
olacaktır.
2-Kadına
Takılan Takılar Bakımından: Her türlü ziynet eşyası (çeyrek, yarım
ve tam altın, bilezik, kolye, bileklik, takı seti vs.) ve para gibi ekonomik
değerler kadına aittir.
Ziynet
Alacağına İlişkin Yargıtay Kararları
Düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da
örf ve adet
kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul
edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe
kadına ait olduğu kabulü vardır. Fakat şuna da dikkat edelim aksine bir anlaşma
ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde denilmiş. Misal bazı yörelerde
düğünde takılan takıların hepsi erkeğe aittir. Mihri sadece kadına ait oluyor.
Somut olayınıza göre emsal kararı uygulayabilirsiniz.
(Hukuk
Genel Kurulu 2017/1038 E.
, 2021/458 K. )
Ziynet alacağı davasında taraflarca usulüne
uygun şekilde dayanılmayan vakıa esas alınarak uyuşmazlık sonuçlandırılamaz.
Toplanan delillerden davacı davaya konu ziynet eşyalarını eşinin telkinleriyle
kayınvalidesine teslim ettiği vakıasını kanıtlayamamıştır. Bu sebeple ziynet
eşyası davasının reddine karar vermiştir. (YHGK,
20.02.2020, E. 2017/2-1904, K.2020/190 )
Geri istenmemek üzere erkeğe verildiği iddia ve
ispat edilmemişse davacı kadının ziynetlere ilişkin isteğinin kabulü gerekir.
Somut olayda “Davacı kadına evlenmeleri sırasında
hediye olarak takılan ziynet eşyalarının evlilik birliği sırasında bozdurulup,
tarafların oturması için yapılan evin yapımında kullanıldığı toplanan
delillerden anlaşılmaktadır.
Bunların geri istenmemek üzere erkeğe verildiği de iddia ve ispat edilmemiştir.
O halde; davacı kadının ziynetlere ilişkin isteğinin kabulü gerekirken, yazılı
şekilde reddi doğru görülmemiştir.” (2.
Hukuk Dairesi 2015/4906 E.
, 2015/9511 K. )
Yine benzer bir
kararında Yargıtay; davalının dava
konusu bileziğin davacı tarafından bozdurulup parasının kendisine verildiği
yönündeki ikrarı kendisini bağlar. Toplanan delillerden; “2 bileziğin davacı tarafından bozdurulup
parasının kendisine verildiği yönündeki ikrarı da kendisini bağlar. Bu 2
bileziğin iade edilmemek üzere kocaya verildiğini, kadının
isteği ve onayı ile bozdurulduğunu davalı taraf ispat edememiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı tarafından evde kaldığı beyan edilen
bileklik kopçası ile bozdurulduğu kabul edilen 2 bilezik yönünden davanın
kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı
gerektirmiştir.” (Y3HD, 22.05.2018, 2016/15340
E. , 2018/5571 K. )
Yargıtay bu
kararları ile eşin geri istenip istenmeme hususlarında aydınlatma yapmıştır.
Fakat uygulama da bir başka problem olan hususta söz gelimi erkek diyor eşim
evden ayrılıp gitti tüm ziynetlerini de alıp gitmiş. Kadın ise tam tersini
beyan ediyor altınlarda kendisindeydi ve altınları almadım çünkü dükkânındaki
kasa da tutuyor ya da düğünden sonra tüm altınlarımı annesine götürdü vs. gibi
ifade ediyor. İşte Yargıtay bu problemleri çözme adına birkaç emsal karar
vermiştir.
Şöyle ki; Yargıtay bu
tarz uyuşmazlıkları çözme adına bir kıstas belirlemiştir ve bunun sonucunda “kadının evden ayrılış biçimine göre”
altınların kimde olduğuna kanaat getirmiştir.
Evden ayrılma şekli itibariyle de ziynetleri götürme imkânının
bulunduğu anlaşılıyorsa kadının ziynetlere yönelik talebinin reddine karar
verilmesi gerekir. “Somut olayda davacı
evden ayrılırken ziynetleri yanında götürmediğini, davalının ziynetleri
kendisine iade etmediğini ispat edememiştir. Hal böyle olunca mahkemece;
ziynetlerin davacı kadının elinden alındığının ispatlanamadığını, ayrıca davacının evden ailesi ve yakınları
ile birlikte bir kısım kişisel eşyalarını alarak ayrıldığı hususu birlikte
değerlendirildiğinde evden ayrılma şekli itibariyle de ziynetleri götürme imkânı
bulunduğu kabul edilmelidir.” (Y3HD,
23.05.2018, E. 2016/17620, K. 2018/5718 )
Kendi
isteği ile evden ayrılan kadının altınları ortak konutta bırakması
düşünülemeyeceğinden talebin reddi gerekir. “Somut olayda toplanan delillerden davacı-davalı kadının, kendi isteği ile evden ayrıldığı anlaşılmış,
ziynet eşyalarının davalı-davacı tarafından alındığı kanıtlanamamıştır. Bu
yüzden kadının ziynetlere ilişkin davasının reddi gerekmektedir.” (Y2HD, 27.10.2011, E. 2010/13758, K.
2011/17307 )
Şiddet
görerek evden kovulduğu anlaşılan kadının ziynetlerinin koca kaldığının kabulü
gerekir. (Y2HD, 17.10.2011, E.
2010/15804, K. 2011/16116 )
Ziynetlerin
kadının hastane dönüşü ortak konuta dönmemesi sebebiyle kocada kaldığının
kabulü gerekir. (Y2HD, 17.10.2011, E.
2010/15599, K. 2011/15978 )
Normal
koşullarda ortak konuttan ayrılarak baba evine gitmiş olmayan kadının
ziynetleri üzerinde taşıyor olması hayatın olağan akışına uygun değildir. “Toplanan delillerden davacı kadının, koca ve
kocanın kardeşi tarafından baba evine bırakıldığı anlaşılmaktadır. Altın ziynet
eşyasının kadına ait olduğu ve kadın üzerinde taşıması normal durumdur. Ancak
davacı normal koşullarda ortak konuttan ayrılarak baba evine gitmiş
olmadığından ziynetleri üzerinde taşıyor olması hayatın olağan akışına uygun
değildir.”
Görüldüğü üzere her
evden ayrılma durumunda takıları kadın almıştır diyemeyiz somut olaya göre
hareket etmeliyiz.
Akrabalık
veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep
sayılmaz. ( Y3HD, 21.12.2015, E.
2015/975, K. 2015/20666)
Çelişkili
tanık anlatımları hükme esas alınamaz. Davacı kadın dava dilekçesinde talep
ettiği ziynetlerin kocası tarafından kendisinden alınıp saklandığını beyan
ederek talepte bulunmuştur. Kadının tanıkları ise altınların satıldığını beyan
etmişlerdir. Bu çelişkili beyanlar neticesinde ziynet alacağının reddine karar
verilmelidir. (Y2HD, 28.04.2015,
E.2015/1455, K. 2015/8620 )
Ziynet
alacağı davasında istek aşılarak karar verilemez. Davacı kadın ziynetleri ve
takı paraları nedeniyle 5.000 TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkeme
ise istek aşılarak toplamda 5.900 TL ziynet ve takı bedeline hükmetmiştir. Usul
ve yasaya aykırıdır. ( Y2HD, 16.01.2012,
E. 2011/22250, K. 2012/141)
Ziynet
alacağı yönünden faiz talebi yoksa talep aşılarak faize hükmedilemez. (Y2HD, 26.05.2011, E. 2011/8365, K.
2011/9250 )
Ziynet
alacağı davasında dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibarıyla değerleri
belirlenmelidir. (Y2HD, 26.05.2011, E.
2010/7938, K. 2011/9201)