Asıl İşveren ve Alt İşveren Arasındaki İlişki ve Sorumluluk Halleri

ASIL İŞVEREN – ALT İŞVEREN KAVRAMI
NEDİR VE SORUMLULUK HALLERİ NELERDİR
4857 sayılı İş Kanunun 2’nci maddesi uyarınca “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal
veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde
işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde
iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı
işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye
asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” Denilmek suretiyle asıl işveren –
alt işveren kavramının tanımı yapılmıştır.
Alt
İşverenlik Yönetmeliğinin 4. maddesi
bizlere alt işverenlik koşullarını tek tek sıralamıştır;
Asıl işverenin işyerinde mal veya hizmet
üretimi işlerinde çalışan kendi işçileri de bulunmalıdır.
Alt işverene verilen iş, işyerinde mal
veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt
işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile
teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır. Yardımcı
işten kasıt; işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla
beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan ancak üretimin
zorunlu bir unsuru olmayıp sadece asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe
bağımlı olan işi ifade eder. Söz gelimi bahçe bakımı, işyerinin temizliği ve
güvenliğinin sağlanması veya yemekhane işleri yardımcı işi ifade eder.
Alt işveren, üstlendiği iş için
görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır.
Alt işverene verilen iş, işyerinde
yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir iş olmalı, asıl işe bağımlı ve
asıl iş sürdüğü müddetçe devam eden bir iş olmalıdır.
Alt işveren, daha önce o işyerinde
çalıştırılan bir kimse olmamalıdır. Ancak daha önce o işyerinde çalıştırılan
işçinin bilahare tüzel kişi şirketin ya da adi ortaklığın hissedarı olması, alt
işveren ilişkisi kurmasına engel teşkil etmez. İş Kanunu ve Alt İşverenlik Yönetmeliği asıl
işveren- alt işveren ilişkisinin yukarıda belirtilen koşulların mevcut olması
durumunda işlerlik kazanacağını hüküm altına almıştır. Uygulama da işverenler
birçok nedenden dolayı kendi işçilerini sanki bir alt işverenlik varmış gibi
bir başkası yanında göstermektedir. İşte bu gibi durumlar muvazaa gündeme gelecektir.
Alt İşverenlik İlişkisinin Muvazaa
Olarak Kabul Edilmesi ve Sonuçları
İş Kanunu ve Alt İşverenlik Yönetmeliği yukarıda
izah ettiğimiz şartların dışında ayrıca asıl işveren- alt işveren ilişkisinin
muvazaalı olarak kurulmasına engel olabilmek için yönetmelikte bazı
düzenlemelere gitmiştir. Şöyle ki;
Alt
İşverenlik Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca Muvazaanın incelenmesinde özellikle;
a) Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen
mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı,
b) Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik
nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,
c) Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı,
ç) Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup
olmadığı,
d) İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup
olmadığı,
e) Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle
görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı,
f) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal
yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı,
g) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş
sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını
kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı,
Hususları göz önünde bulundurulur.
İşte yukarıda sayılan sınırlamalara uyulmadığı
takdir de muvazaa hali kabul edilmekte ve alt işverenin işçileri başlangıçtan
itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.
Asıl İşverenin Müteselsil
Sorumluluk Hali
Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu
durumlarda bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri
ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf
olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile
birlikte sorumludur. Buna göre işçi, isterse her ikisine birlikte
başvurabileceği gibi bunlardan yalnız birine başvurabilir. Kanun hükmünce
belirtilen bu birlikte sorumluluk kavramını açacak olursak; “ ihbar, kıdem, kötü niyet ve iş güvencesi
tazminatları ile ücret, fazla mesai, hafta tatili, bayram ve genel tatil,
yıllık ücretli izin, prim, ikramiye, yol ve yemek yardımı gibi işçilik
haklarının bütünün kapsamaktadır.”
Değişen Alt İşverenler Nezdinde
Aralıksız Çalışma Halinde Sorumluluğun Belirlenmesi
Yargıtay içtihatlarına göre alt işverenler arasında
kesintisiz çalışan işçinin işçilik alacaklarını işyeri devri esasları uyarınca
son alt işverenden talep etmesi gerekmektedir. Şöyle ki; alt işverenlerin
değişiminde olması gereken süresi biten alt işveren işyerinden ayrılırken
işçilerini de beraberinde götürmesi veya iş sözleşmelerini sonlandırması
gerekir. Ancak genelde bunun tersine alt işveren işçileri, alt işveren
işyerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı biçimde
çalışmalarını sürdürmektedirler. Hal böyle olunca alt işverenler arasında İş
Kanununun 6. Maddesi anlamında bir işyeri devrinin söz konusu olduğu kabul
edilmelidir. Bu durumda yeni alt işverenin, devam eden hizmet akitlerini de
devraldığı aynı madde de hükme bağlanmış olacaktır. Bu yüzden son alt
işverenden talep etmek zorundadır.
Ayrıca devreden sıfatında bulunan
alt işverenlerin sorumluluğu ise sadece kendi nezdinde çalıştırdığı dönemi
kapsayıp bu dönem ile sınırlı tutulmaları gerekmektedir. Bu sorumluluk devir
tarihinden itibaren 2 yıllık süreye tabidir. Burada önemli bir ince ayrım
vardır ki; 2 yıllık süre geçmiş olsa da devreden sıfatında bulunan alt işveren
sadece “kıdem tazminatı” açısından
sorumlu tutulacaktır. Ancak bu sorumlulukta kendi yanında çalıştığı dönem
itibariyle sorumlu olur.
Farklı
Alt İşverenler Arasında Kesintili Çalışmaların Bulunması Halinde Sorumluluk
Malumunuz olduğu üzere kesintili
çalışmalar aynı alt işveren nezdinde oluşuyorsa bu takdirde tüm süreler dikkate
alınarak hesaplama yapılmalıdır. Ancak farklı alt işverenler arasında sürelerin
birleştirilebilmesi ve işyeri devri hükümlerinin uygulanabilmesi için
çalışmanın “aralıksız” olması ya da “en fazla 15 gün süre” aralık
bulunmalıdır. Bu kısımda da hizmet döküm
cetveli dikkatli incelenmelidir ki olası hak kayıplarına neden olunmasın.