Kira Sözleşmelerinin Bildirim Yolu İle Sona Erme Halleri

KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA
SÖZLEŞMELERİNİN BİLDİRİM YOLU İLE SONA ERME HALLERİ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun da
kira sözleşmelerinin sona erme halleri iki kısımda düzenlenmiştir. Anılan
düzenlemelere göre sona erme hallerinin birincisi “bildirim yolu ile sona erme” ikincisi ise “dava yolu ile sona erme” halleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bugünkü yazımız da bildirim yolu ile sona erme hallerine bakacağız.
Bildirim Yolu İle Sona Erme Hali
Genel olarak konut ve çatılı işyeri
kira sözleşmeleri belirli ve belirli olmayan bir süre için yapıla gelmektedir.
Kira sözleşmemizin niteliğine göre yani belirli veya belirsiz süre ile yapılıp
yapılmadığı hali bizim yol haritamızı belirleyecektir.
Belirli Süreli Kira Sözleşmeleri
Bildirim
yolu ile sona erme Türk Borçlar Kanunun 347’nci maddesinde düzenlenmiştir.
Madde hükmüne göre; Konut ve çatılı
işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en
az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl
için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak
sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren,
bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde
bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
Şeklinde ifade edilmiştir.
Görüldüğü
üzere kanun koyucunun sözleşmenin zayıf tarafı olan kiracıdan yana bir tutum
sergilemiş olup kiracıya tanıdığı sözleşmeyi sona erdirme hakkını, kiraya
verene tanımamıştır.
Kanun
metnine baktığımız da kiracı 15 gün önceden bildirim de bulunmaz ise kira
sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl uzatılmış olacak. Peki, bu durum nereye
kadar devam edebilecektir. Kiraya veren bu olumsuz duruma ne kadar katlanmak
zorunda kalacaktır. Kanun koyucu bu durumu da anılan maddenin ikinci fıkrasında
hüküm altına almıştır. Şöyle ki;
“Belirsiz süreli kira
sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on
yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona
erdirebilirler.”
Kanun
koyucu belirli süreli kira sözleşmelerinin bitimini de belirsiz süreli kira
sözleşmeleri için yaptığı düzenlemeye atıfla sona erdirmektedir. Doktrin de
kimi görüşlere göre 15 gün kala bildirimde bulunmayan kiracının sözleşmesi
belirsiz süreli kira sözleşmelerine dönüştüğünü ifade etmekte ve bu sebeple
belirsiz süreli kira sözleşmeleri gibi sona erebileceğini ifade etmekte. Bir
diğer görüş ise belirli süreli kira sözleşmesinin belirsize dönüşmediğini ifade
etmektedir. Yargıtay da bu ikinci Doktrin görüşündekiler gibi bakmakta. Kanımca
bu konunun pek bir önemi yok sonuçta yine belirsiz süreli kira
sözleşmelerindeki gibi kiracı taşınmazdan çıkartabileceğimize göre isimden
öteye gitmeyecektir.
Belirsiz Süreli Kira Sözleşmeleri
Türk Borçlar Kanunun 347/2 fıkrası uyarınca; “Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde,
kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten
sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.”
Denilmek suretiyle belirsiz süreli kira sözleşmelerinde de kanun koyucu
sözleşmenin zayıf tarafı olan kiracıdan yana tutum sergilemiştir. Bunun
neticesin de kiracı her zaman kiraya veren ise ancak on yıl geçtin sonra
sözleşmeyi feshedebilecektir. Uygulama da gerek vatandaşlar gerek
meslektaşlarım bu on yıllık uzama dönemini doğru hesaplayamamaktadırlar. On
yıllık uzama dönemini bir örnek üzerinden açıklamaya çalışalım.
Söz gelimi elimizde kira başlangıç tarihi 01.06.2015
olan belirsiz süreli bir kira sözleşmemiz olsun. Kiraya veren fesih bildirimini
ancak; 01.06.2025 tarihinden sonra sahip olacaktır yani 10 yıllık uzama dönemi
bu tarih itibari ile dolmuş oluyor. Ancak kanun maddesinde genel hükümlere göre
fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilir denilmektedir. Bu sebeple genel
hükümlerde belirtilen 6 aylık fesih dönemlerini kiraya verenin takip etmesi
gerekecektir. Hal böyle olunca; 01.06.2025 6 aylık dönem sonu olur. 3 ay
öncesinden yazılı fesih bildirimini kiracıya göndermesi gerektiğinden
01.03.2025 yazılı fesih bildirimin gönderileceği tarih olur. Kiraya veren bu
bildirimi gönderdikten sonra 01.06.2025 tarihinde hiçbir sebep göstermeden
kiracısını tahliye edebilecektir.
Örneğimizi
değiştirelim ve belirli süreli kira sözleşmelerin de durum nedir ona bakalım.
1
senelik olarak belirlenmiş ve kira başlangıç tarihi 01.08.2014 tarihli olan
kira sözleşmesinin kiracı tarafından kira süresinin bitiminden 15 gün önce
bildirimde bulunmadığını varsaydığımızda kira sözleşmesi otomatik olarak bir
yıl uzamış olacak ve bu bağlamda kiraya veren kiracıyı 10 yıllık uzama dönemi
sonunda kira sözleşmesini feshedebilecektir.
01.08.2014
– 01.08.2015 1 yıllık belirli kira sözleşme süresi
01.08.2015-
01.08.2024 birer yıllık 10. Uzama yılı işte sıklıkla hata yapılan nokta burası.
10 yıllık uzama dönemini 01.08.2024 tarihi zannediliyor. Hâlbuki kira
sözleşmemiz 1 yıl uzamıştı. Bu sebeple;
01.08.2024-
01.08.2025 10 yıllık uzama süresini izleyen yıldır.
Sonuç
olarak; 01.08.2014 tarihinde başlayan kira sözleşmesini kiraya veren, kiracıya
01.08.2025 tarihinden en az 3 ay evvel yazılı olarak fesih bildiriminde
bulunarak (01.05.2025) 01.08.2025 tarihi itibariyle hiçbir sebep göstermeksizin
kira sözleşmesini sonlandırabilecektir.
Konunun pekişmesi adına bir örnek daha vermek
gerekirse; kira sözleşmemiz bir yıllık değil de 4 yıllık yapmış olsaydık bu
sefer hesaplamamızı şu şekilde yapacaktık.
Misal
01.08.2014 başlangıç tarihli ve 4 yıl süreli kira sözleşmesinin süre sonunun
01.08.2018 olacağından kiraya veren kiracıyı 01.08.2028 tarihinden en az 3 ay
evvel yazılı fesih bildiriminde bulunarak (01.05.2028) kira sözleşmesini
01.08.2028 tarihinde sonlandırabilecektir.
Bu
koşullar sağlandıktan sonra kiraya verenin yazılı ihtarına rağmen kiracı
taşınmazı tahliye etmez ise kiralayan olarak geçerli bir fesih yaptığınız için
kiracıya karşı tahliye davası açma hakkına sahip olacaksınızdır. Bu tahliye
davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup yetkili mahkeme ise
taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesidir.